Fabrikalarda, işletmelerde her zaman çok sayıda yapılacak iş vardır. Yönetici ve çalışanlar çok meşguldür. İşlerin sona ermesi, bitmesi mümkün değildir. Siz bir’den fazla işle uğraşmaya devam ederken, daha onlarca iş sırada beklemektedir.
Yapılacak iş çok olunca doğal olarak işleri önem sırasına koymak gerekir. Acil işler ilk sıraya girer, onlar bitince size göre daha önemli işler sırada yerini alır.
Siz üst düzey bir yönetici iseniz veya üst düzey bir yönetici olsanız, bunca işiniz arasında problem çözme kültürünün yerleşmesi konusuna ne kadar öncelik verirdiniz?
Örneğin şirkette yeni bir ERP sistemi kurulmasını sağlamak, problem çözümü kültürü inşasından daha mı önde gelir? Veya maliyet muhasebesini oturtmak mı daha önemlidir? Şirketin satışlarını arttırmak üzere programlar yapmak, fuarlara katılmak, üretimde robotik teknolojiye geçmek, KPI’ları belirlemek ve uygulamaya almak, bunlardan hangileri problem çözmeden daha önde gelir?
Tabii ki bu işler bir arada yürüyebilir. Fakat insan zekâsı tek işlemcili bilgisayar gibidir. Aynı anda bir’den fazla iş yapamaz. O yüzden işler öncelik derecesine göre sıralanır ve ona göre kaynak ayrılır.
Bu arada, yukarda örnek olarak verilen işler yüksek bütçeler gerektirdiği hâlde, problem çözme grupları kurmanın neredeyse hiç maliyeti yoktur. Yapmanız gereken sadece çalışanları bir araya getirmek, onlara eğitim vermek ve onları problem çözücü bireylere daha doğrusu gruplara dönüştürmektir.
Böyle olduğu hâlde edindiğimiz izlenim oldukça az sayıda şirketin problem çözme altyapısına odaklandığıdır. Elbette bu gibi şirketler için hiç problem çözmüyor diyemeyiz ancak mevcut problem çözme kültürü aşağı yukarı şöyle bir zemindedir:
O hâlde, neredeyse hiç bedeli olmadığı hâlde şirkete büyük katkılar sağlayan problem çözme kültürünün inşasına şirketler neden itibar etmez?
Bunun birkaç sebebi vardır. Öncelikle bir şirketin kültürünü biçimlendirmek uzun soluklu işlerdir. Sabır ve kararlılık gerektirir, aylarca uğraşıp kurduğunuz çatı beklenmedik bir öfke patlamasıyla bir anda tuz buz olabilir.
Bir diğer sebebi problem çözme faaliyetlerinin en önemli aracının insan olmasıdır. İnsanlarla görüşmeniz, onlara liderlik etmeniz ve takım ruhu oluşturmanız gereklidir. Bu işler elbette zordur sadece bilgi birikimi değil, belli bir olgunluk ve güçlü iletişim yeteneği gerektir.
Bu açıdan bakıldığında, problem çözme yerine ERP veya KPI ile uğraşmak daha az zahmetli ve daha “satılabilir” bir çabadır.
Her şey iyi bir plan, kararlılık ve doğru yöne atılmış bir adımla başlar. Problem çözme faaliyetlerine hak ettiği önemi verin ve inancınız kaybetmeyin. Kısa zamanda kat ettiğiniz yola siz bile inanamayacaksınız.